New York’un geniş ve gürültülü caddelerinde, 1905 yazında doğan bir kız çocuğunun hikayesi, spor tarihine damgasını vuracak bir efsanenin başlangıcıydı. Gertrude “Trudy” Ederle, çocukluk yıllarından itibaren yüzme sporuna olan derin ilgisiyle tanındı. Trudy’nin bu tutkusunu destekleyen ailesi ve kararlı antrenörleri, onun dönemin toplumsal engellerini aşmasına yardımcı oldular. O dönemde kadın sporculara yönelik önyargılara rağmen, Trudy’nin ABD Olimpiyat yüzme takımına seçilme çabası, onun azim ve kararlılığının bir göstergesiydi. Ancak gerçek zorluk, Fransa’dan İngiltere’ye, Manş Denizi’ni geçerek 21 millik bir yüzüş gerçekleştirmekte yatıyordu. Trudy’nin bu zorlu yolculuğu, onun spor dünyasında ne kadar etkili bir figür olduğunu ve hayallerinin peşinden koşmanın ne demek olduğunu tüm dünyaya kanıtladı. Yüzme sporunda gerçekleştirdiği bu olağanüstü başarı, onun uluslararası alandaki başarısının yanı sıra, kadın sporcular için bir ilham kaynağı oldu.