
Feliciano, sessizce And Dağları’nın doruklarına saklanmış bir yaşam süren 8 yaşındaki bir çocuktu. Her gün alpaka sürüsünü yönetmek, en iyi arkadaşı Ronaldo’yla vakit geçirmek ve en önemlisi de hayal kuran bir futbolsever olarak yaşamını sürdürmek onun gerçekliğiydi. Peru’nun Dünya Kupası’na katılma hayaline ulaşma şansı, sadece alpakalara anlattığı düşüncelerle sınırlıydı. Ancak köylerine ani bir şekilde gelen bir maden şirketi, doğaya karşı acımasız bir saldırı başlattı ve Feliciano’nun hayatını alt üst etti. Zehirli göllerin yayılması ve kaybolan doğal kaynaklar, Feliciano’nun ailesi ve tüm köy halkının geleceğini tehdit ediyordu. Feliciano ve ailesi, yaşam alanlarını savunmak adına cesur bir direnişe girişti ve kararlılıkla mücadele etmeye başladı. Doğanın gücüne ve umuda sıkı sıkıya sarılarak geleceği yeniden inşa etmeye çalıştılar.