Sir Nicholas Winton, Aralık 1938’de Prag’a yaptığı beklenmedik ziyaret ile hayatını sonsuza dek değiştirecek bir yolculuğun başlangıcını yapmıştır. O dönemde, Nazi Almanyası’nın dehşeti altında, Avrupa’nın dört bir yanından kaçan ailelerin çaresizliği artarken, Nicky umudu temsil eden bir ışık olmuştur. Nazi rejiminin yükselişi sırasında, çocukları ölüme terk etmek yerine onları kurtarmak için azimle mücadele etmiştir. Prag’da bulunduğu süre boyunca, korkunç Nazi işgali tehdidi altında olan aileleri belirler ve çocukları güvenli bir yere taşımak için büyük fedakarlıklar gösterir. Ancak bunları yaparken görevlerinin kolay olmayacağının da farkındadır. Aynı zamanda, sınırların kapanmasına az bir zaman kala hızlıca hareket etmesi gerektiğinin bilincindedir. Yıllar sonra, 1988’de, hala geçmişin yükü altında ezilen Nicky, kurtaramadığı çocukların kaderiyle yüzleşmektedir. Bu süreçte hep kendini suçlu hissetmiş ve daha fazlasını yapabilirdim gibi düşüncelerle boğuşmuştur. Ancak bir gün, BBC’nin canlı yayınlanan bir programında, kurtulan çocuklarla yeniden bir araya gelerek uzun süredir taşıdığı suçluluk duygusu ve kederle yüzleşmeyi başarmış ve birçok insanın hayatına bir sihirli değnek gibi dokunduğunun farkına varmıştır.