Bir trajedinin ardından, dünya küçük bir kıza karşı tamamen farklı bir tutum aldı. Aniden bilincini yitiren ve kendini karanlık bir gerçeklikte bulan bu çocuk, adeta bir rüyanın içinde kaybolmuş gibiydi. Ancak bu rüya, hiçbir zaman tatlı bir hikayenin parçası olamayacak kadar karanlık ve karmaşık bir labirent gibiydi. Gözyaşlarıyla beslenen, kabuslarla dolu bir dünya. Kız, bu karanlık diyarın içinde yalnız değildi. Onu izleyen bir varlık vardı, her an köşe başında bekleyen, ürkütücü bir varlık. Ancak umut hiçbir zaman kaybolmadı. Küçük kız, gerçek dünyasına dönüş için mücadele etmek zorundaydı ve bu mücadelede yalnız değildi. Bilincini geri kazanmak ve yolunu bulmak için, annesinin sakin ve tanıdık sesine benzeyen bir rehberle karşılaştı. Her adımda, karanlık diyarın derinliklerindeki gizemli ve dehşet verici sırlarla yüzleşmek zorundaydı. Bu sırlar, onun için yeni bir dünya anlamına geliyordu ve her biri, gerçek dünyasına dönüş umudunu daha da zorlaştırıyordu. Ancak kız, cesaretini hiçbir zaman yitirmedi. Anneden aldığı güçle, adım adım ilerledi ve karanlık diyarın sırlarını çözmeye çalıştı.