
Her sabah, kahvaltıda tost ve çay yapıp, metronun yolunu tutan bir adamdır Murphy. Günlerinin öngörülebilirliği, onun için bir tür güvence sağlasa da, ruhundaki boşluk bu durumu kabullenemez. Eşinin ve çocuğunun yanında sürdürdüğü yaşam, artık sadece yüzeysellikten ibarettir. Ancak bir gün, her şey sıradan bir telefon görüşmesiyle değişir. Arayan kişinin kim olduğunu öğrendiğinde, Murphy’nin kalbi bir an için durur; yıllar evvel ayrıldığı Electra’nın annesidir bu. Kadın, kaybolan kızının hayatında bir belirsizlik olduğunu ve intihar korkusuyla baş başa kaldığını söyler. Murphy’nin içindeki eski hatıralar aniden canlanır. Electra ile yaşadığı iki yıl boyunca süregelen tutkulu ve karanlık ilişkisi aklında dönerken, uyuşturucu ve cinsel arzuları üzerini kapladığı yıllar yeniden alevlenir. Artık kaybettiği dengeyi bulmak imkânsızdır; geçmişinin yükü altında ezilip gitmektedir.