Cassidy Branham için deniz, tutkunun ve özgürlüğün simgesiydi. Ancak genç yaşta dev bir köpekbalığıyla yaşadığı ölümcül karşılaşma, ona suya her adım attığında dehşet veren anıları hatırlatıyordu. Babası Seamus, kaçmanın çözüm olmadığını ve korkularıyla yüzleşmesi gerektiğini söylediğinde, Cassidy sonunda bu gerçekle yüzleşmeye karar verdi. Eşi Gregg ile birlikte Tayland’a taşınarak geçmişini geride bırakmak istedi. Ancak burada, denizcilik dünyasında adı kötüye çıkmış kaptan Daemon Benz ile tanışınca hayatı beklenmedik bir yön aldı. Benz, ona batık bir hazineyi bulmaları için bir teklif sunduğunda, Cassidy içindeki korkuyu bastırarak bu maceraya atılmayı kabul etti. Fakat okyanusun derinliklerinde tehlike her an pusudaydı. Yolculukları sırasında terk edilmiş bir gemi keşfettiklerinde, buranın aslında uyuşturucu kaçakçılarının kontrolünde olduğunu öğrendiler. Gemide bir cinayete tanık olmalarıyla olaylar kontrolden çıktı. Üstelik suya karışan kan, denizin en korkutucu avcılarını da bölgeye çekti. Cassidy, kaçakçılar tarafından suya dalmaya zorlandığında, asıl savaşının yalnızca kaçakçılarla değil, kendi içindeki korkularla da olacağını anladı.