Geceleri sessizce akan zamanın içinde, Donya’nın hayatı da tıpkı bir nehir gibi monoton bir şekilde akıyordu. Her gün aynı saatte kalkıyor, aynı yolda işe gidiyor ve aynı rutinle evine dönüyordu. Göçmenlerle dolu bir apartmanda, farklı hikayelerin ve yaşamların yankılandığı bir dünyada yaşıyordu. Fakat bir gün, eski bir Çin işine ait fal kurabiyesi üretim fabrikasından gelen şaşırtıcı bir teklif, Donya’nın tüm hayatını köklü bir şekilde değiştirecek bir fırsat sundu. Bu teklif, ona fal kurabiyelerine yazı yazma işini öneriyordu ve Donya için bu, sıradan bir yaşamdan çıkıp bambaşka bir dünyaya adım atmanın kapısını aralıyordu. İlk başta, bu işin ne kadar ilginç ve yaratıcı olabileceğini anlamasa da, kısa süre içinde her bir kurabiyeye eklediği mesajların etkisini fark etmeye başladı. Her kurabiye, adeta bir kehanet aracı haline gelirken, Donya’nın yaşamı da bir kehanet yazarı olarak değişime uğruyordu. Donya, sadece kendi hayatını değil, aynı zamanda çevresindeki insanların da hayatlarını etkileyen bir figür haline gelmişti. Her mesaj, komşularının hayatlarına dokunuyor ve onların düşüncelerini şekillendiriyordu. Donya’nın bu yeni dünyasında, her gün yeni bir macera ve keşif sunuyordu. Apartmanındaki insanların kaderlerine dokunarak, onları şaşırtan ve dönüştüren bir etki yaratıyordu. Kısa sürede bir fenomen haline gelen Donya, kendisi için de yepyeni fırsatlar ve keşiflerle dolu bir serüvenin içinde buldu.