Burdur’un Hasanpaşa köyü, her yıl çoban yarışmalarıyla dolup taşan bir kültür merkezi haline geliyor. Bu yılki etkinlik, sadece bir rekabet değil, köyün geleneklerini, sosyal yapısını ve dayanışmasını temsil eden bir kutlama olacak. Çobanlar, zorlu parkurlarda sürüleriyle birlikte suyu geçmek için birbirleriyle mücadele edecek; bu kıyasıya rekabetin sonunda en hızlı olan çoban, şampiyon unvanını kazanarak köydeki saygınlığını artıracaktır. Önceki yıllarda sekiz kez galip gelen Takmaz, yalnızca kendi başarılarıyla değil, köyün kültürel değerlerine olan katkısıyla da tanınır. Yarışmanın geleneksel unsurlarından biri olan koyunların kırmızıya boyanması, bu yıl da devam edecek. Çobanlar, yerel kayalardan elde ettikleri kırmızı toz boyayı kullanarak koyunlarını boyayacaklardır. Ancak bu yıl, köyde açılan bir maden ocağı doğal kaynakların hızla azalmasına neden olmuştur. Bu tehdit karşısında, çoban Ali, durumu düzeltmek için şehirden boya temin etmeye karar verir. Fakat yarışmayı kaybettikten sonra yaşadığı öfke, onu çobanlık mesleğinden uzaklaştırarak maden ocağında çalışmaya yönlendirir. Bu durum, hem Ali’nin hayatında önemli bir değişim yaratır hem de köydeki diğer çobanlar için geleneklerinin nasıl korunacağına dair derin bir kaygı doğurur.