Güneş’te meydana gelen muazzam bir patlama, dünya üzerindeki yaşamın dengesini bozar ve insanlar kaosun kollarında debelenmeye başlar. Şehir, bir savaş alanına dönüşürken, insanların vahşi içgüdüleri gün yüzüne çıkar. Arif, bu korkunç durumda kızı Ela’yı koruma görevini üstlenir. Yanında komşusu Melek ve birkaç cesur insanla, ambulansla şehri terk etme çabası içindedirler. Ancak Arif’in esas mücadelesi, yalnızca dışarıdaki tehlikelerle değil, uzun zamandır kaybettiği ailesini bulma isteğiyle de yüzleşmektir. Her bir adımda, geçmişteki hatalarını ve özlemlerini sorgularken, yalnızca hayatta kalmayı değil, aynı zamanda gerçek mutluluğun ne demek olduğunu da anlamaya çalışır. Yolculuk, ona her karşılaştığı insanla birlikte geçmişin yükünü hafifletme fırsatı sunar; eski dostluklar, kırgınlıklar ve özlemlerle dolu bir hikaye açığa çıkar. Bu tehlikeli serüven, Arif’in kendisiyle, kızıyla ve ailesiyle olan bağlarını yeniden gözden geçirmesine neden olur. Kaçış sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk haline gelir.