Bazen hayat, aniden yüzümüze bir tokat gibi çarpar; bu tokat, derin yaralar açabilir. Ben, karısının ani vefatıyla bu acı gerçeği yaşar. Eşinin kaybı, onu yalnızlık ve karanlık bir boşluğa iterken, bu süreçte annesiyle yaşamaya başlaması, durumu daha da zorlaştırır. Annesinin sürekli eleştirileri ve baskıcı tutumu, Ben’in ruhunu iyice yıpratır. Hâlâ kantor olarak görevine devam etse de, hahamın ve topluluğun yüksek beklentileri altında ezilmekte ve bu durum, onu kendi inançlarını sorgulamaya yöneltmektedir. Ancak, hayat ona beklenmedik bir sürpriz sunar: Yetmiş yaşındaki müzik öğretmeni Carla. Carla’nın pozitif enerjisi, Ben’in içsel krizini aşmasına yardım ederken, birlikte Tevrat üzerine yaptıkları çalışmalar derin bir dostluk geliştirir. Fakat, bu dostluk, Carla’nın oğlu ve Ben’e ilgi duyan Gabby’nin baskılarıyla sınanır. Ben, karmaşık ilişkiler içinde kaybolmuşken, hayatta kalmanın ve yeniden başlamanın gerçek anlamını keşfetmek zorundadır. Bu yolculuk, ona yalnızca içsel huzuru değil, aynı zamanda yeni bir yaşamın kapılarını aralayacaktır.